Formları indirin.pdf
Anne-baba, ya da uzmanlar olarak bir çocuğun otizmli olup olmadığından şüphelenilmesi çocuğun gelişiminin akranlarının gelişiminden olan farklılıkların anlaşılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, tipik gelişim ilkelerinin bilinmesi otizme ilişkin şüphelerin güçlenmesine ya da elenmesine hizmet etmektedir. Erken dönemde odaklanılabilecek ve varsa otizmin olma olasılığını ortaya koyabilen temel davranışlar şunlardır:
Otizmin erken dönemde teşhis edilmesi otizmli çocukların bir an önce gereksinim duydukları hizmetlere, diğer bir deyişle erken müdahale hizmetlerine, ulaşmaları açısından büyük önem taşımaktadır.
Çalışmalar otizme ilişkin davranışsal belirtilerin ve farklılıkların 6. aydan itibaren görülebildiğini ortaya koymakla birlikte otizm tanısını koyan uzmanların çocuğun 18. ayına kadar beklemeyi tercih ettikleri bilinmektedir. Çünkü, 6.-12. aylarda görülen belirtiler (erken dönem belirtileri de denir) azalarak çocuğun ikinci yaş günü civarından ortadan kalkabilmekte ya da devam etmektedir. Çocukta ikinci yaş civarında otizm belirtilerinin halen görülüyor olması otizm şüphesinin kalıcılığına diğer bir deyişle tanılamanın doğrulanmasına yol açmaktadır. Diğer taraftan 18. aya kadar gelişim basamaklarını tamamlayan bazı bebeklerde 18. aydan itibaren gerilemelerin ve halihazırda kazanmış olduğu bazı becerilerde kayıpların (örn., sözcük üretimi başlayan çocuklarda bu sözcüklerin söylenmemeye başlanması) olduğu da görülebilmektedir.
Dolayısıyla, anne-babalar ve uzmanlar olarak çocuğunuzun normal gelişimsel aşamalarda geç kaldığını, akranları ile benzer gelişimsel davranışları sergilemediklerini fark etmeniz durumunda, çocuğun gelişimde gerilik olmasından şüphelenebilirsiniz. Bu durumda zaman kaybetmeden bu konudaki görüşlerinizi ve endişelerinizi bir çocuk doktoru ile paylaşmanız gereklidir!
Anne-baba ve uzman olarak çocuklarınızı diğer kişilerden çok daha iyi tanıyorsunuz ve bazen doktorların kısa süreli muayene sırasında gözden kaçırdıkları belirtileri yakalayabilirsiniz. Bu nedenle aşağıda sıralanan davranışlar ve özellikler açısından çocuklarınızı değerlendirdiğinizde farklılıklar ve/veya gerilik ya da yetersizlikler olduğunu düşünüyorsanız vakit kaybetmeden bir hastane ya da hekime başvurarak çocuğunuzun otizm spektrum bozukluğu açısından değerlendirilmesini talep edilebilirsiniz.
Otizm spektrum bozukluğunun tanı ölçütleri, Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından 2013 yılında güncellenmiştir. Tanı ölçütleri Amerikan Psikiyatri Birliği’nce “Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5)” ismiyle yayımlanan ve Türkçe ismi “Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı” olarak kabul edilen kitapçıkta yayımlanmıştır. Söz konusu kitapçık otizm spektrum bozukluğu da dahil olmak üzere psikiyatrların tanı koymak üzere kullandıkları temel başvuru kaynağıdır. Bu kaynağa göre otizm spektrum bozukluğu tanılama ölçütleri şunlardır:
A. Şu an ya da “geçmişte” farklı bağlamlarda görülen sosyal iletişim ve sosyal etkileşimde sürekli yetersizliğin olması (sunulan örnekler temsil edici olup tüm durumları içermemektedir):
B. Sınırlı, tekrarlayıcı davranış örüntüleri, ilgiler ya da etkinliklerde şu an ya da geçmişte aşağıda sırlanan en az iki durumun varlığıyla kendini göstermesi (sunulan örnekler temsil edici olup tüm durumları içermemektedir):
C. Belirtiler erken gelişim döneminde bulunmalıdır (Toplumsal beklenti sınırlarını aşıncaya denk fark edilmemiş olabilir ya da daha sonra öğrendiği yollarla gölgelenmiş olabilir).
D. Belirtiler sosyal, mesleki ve diğer önemli alanlarda anlamlı düzeyde bozukluğa yol açmalıdır.
E. Bu bozukluklar zihinsel yetersizlik ya da genel gelişimsel gerilik nedeniyle olmamalıdır. Zihinsel yetersizlik ve otizm spektrum bozukluğu sıklıkla birlikte görülür; ancak zihinsel yetersizlik ve otizm spektrum bozukluğu tanısının birlikte konması için sosyal iletişim düzeyinin genel gelişim düzeyinin altında olması beklenir.
Daha önce DSM-IV ölçütlerine göre otistik bozukluk, Asperger Sendromu ya da başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk tanısı almış olan bireyler otizm spektrum bozukluğu tanısıyla tanımlanmaktadır. Sosyal iletişim alanında belirgin yetersizlikleri olan ancak otizm spektrum tanısı için gerekli ölçütleri taşımayan bireyler ise sosyal iletişim bozukluğu açısından değerlendirilmektedir.
Otizm spektrum bozukluğu tanısını koyabilmek üzere ne herhangi bir kan testi ne de daha başka tıbbi bir test ya da teknik Dünya’nın hiç bir yerinde mevcut değildir. Aynı zamanda belirli bir davranışa bağlı olarak da otizm spektrum bozukluğu tanısı konulamaz. Otizm spektrum bozukluğu ağırlıklı olarak çocuğun gözlenmesi (mümkünse doğal durumlarda) ve çocuktan sorumlu kişilerle görüşülmesi yoluyla konulmaktadır. Çocuktan sorumlu kişiler anne-baba, çocuğun öğretmeni ya da çocuğa bakım veren kişiler olabilir.
Dolayısıyla, uzmanlar gerek gördükleri durumlarda bu kişilerin gözlem bilgilerine ve çocukla olan etkileşimlerindeki deneyimlerine başvurabilirler. Bu görüşmeler sırasında çocuğun güçlü ve zayıf yanları, özellikle sosyal etkileşim ve iletişim becerilerine ilişkin ve yanı sıra sınırlı ve takıntılı ilgileri, etkinlikleri ve davranışlarına ilişkin bilgi toplarlar.
Otizm spektrum bozukluğu tanısı koyan uzmanlar yukarıda sıralanan noktalarda bilgi toplayabilmek üzere çeşitli standart testler (değerlendirme araçları) de kullanabilirler. Otizm spektrum bozukluğu tanısı genellikle erken çocukluk döneminde konulur. Ancak, bazen, uzmanlar okulçağı döneminde de otizm spektrum bozukluğu tanısı koyabilirler. Diğer taraftan Dünya’da yetişkinlik döneminde tanı almış olan bireyler vardır.
Otizm spektrum bozukluğu tanılaması yapan uzmanlar okumakta olduğunuz modülde yer alan tanılama ölçütleri başlığında yer verilen tanılama ölçütlerine ilişkin bilgi toplayarak tanı koyarlar. Çocuğu otizm spektrum tanısı alan anne-babalar ve sınıflarında ya da okullarında otizm spektrum bozukluğu tanısı alan öğrencileri olan öğretmen ve diğer uzmanların çocuğun eğitim ve diğer toplumsal haklarıyla ilgili konularda bilgi sahibi olabilmeleri son derece önemlidir. Yasal haklar ve düzenlemelere ilişkin bilgilere portalın Kaynaklar menüsünü ziyaret ederek ulaşabilirsiniz
Bir çocuğa otizm spektrum bozukluğu tanısı konulduğunda, anne-babalar bir ekip ile işbirliği kurmaları gerekeceği konusunda farkındalık geliştirmelidir. Bu ekipte, özel eğitim öğretmeni, davranış analisti, çocuk gelişim uzmanı, dil ve konuşma terapisti, psikolog, psikiyatr ve fizyoterapist gibi uzmanlar olabilir. Ancak, ev ortamında da anne-babalar olarak çocuğunuza uyaranlardan zengin, ilgi ve şefkat gösterdiğiniz bir çevreyi hazırladığınızdan emin olunuz.
Otizm spektrum bozukluğu tanısını sadece konunun uzmanları koyabilir. Otizm spektrum bozukluğu tanısının çeşitli ülkelerde farklı uzmanlar (örn., klinik psikolog, çocuk gelişimi uzmanı, gelişimsel pediyatrist) tarafından konulabildiği bilinmektedir. Ülkemizde ise, otizm spektrum bozukluğuna ilişkin resmi tanı çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı (çocuk ve ergen psikiyatrı) ve çocuk nörologları tarafından konulabilmektedir (izleyen bölümde her iki hekim grubu için otizm tanılama süreçlerine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir). Resmi tanının alınması aşağıda sıralanan nedenlerle önemlidir:
Ayrıca, erken yaşta tanı konması, eğitime erken başlanması açısından çok büyük önem taşımaktadır.
Çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı, çocuk ruh sağlığını değerlendiren, bu kapsamda tanılama yapan ve tedavi eden doktordur. Bu bağlamda hekim, çocuğu gözler (örn., oyun ortamında, çeşitli yönergeler vererek, anne-çocuk etkileşimini değerlendirerek), anne-baba ile görüşme yapar, tanı ölçütlerine göre çocuğu değerlendirir, tıbbi muayenesini yapar ve tanısını koyar. Çocuğun daha önceki dönemlerdeki video kayıtları (örn., 6., ay, 9. ay, 1 yaş videoları) varsa ailelerin bu kayıtları çocuk ruh sağlığı hastalıkları uzmanı ile paylaşmaları önemlidir. Uzman gerekli tıbbi tetkik ve ilaç tedavisi önerebilir; ilaç, eğitime destek olmak ve istenmeyen davranışları kontrol altına almak amacıyla verilir. Bilindiği gibi otizm spektrum bozukluğunun ilaçla tedavisi henüz mümkün değildir.
Çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı çocuğa tanı koyduktan sonra uzman ile iletişim kesilmemelidir. Çocuğun gelişimini takip edebilmesi ve bu gelişime göre gerekli düzenlemeleri yapabilmesi için düzenli aralıklarla (örn., 6 ayda bir kez ya da yılda bir kez) çocuk uzmana götürülmelidir.
Çocuk nöroloğu çocuklardaki beyin ve sinir sistemi sorunları üzerinde uzmanlaşmış olan çocuk hekimleridir. Ülkemizde çocuk nöroloğu da otizm spektrum bozukluğuna ilişkin değerlendirme, tanılama ve tedavi yapabilmektedir. Otizmle birlikte görülme olasılığı yüksek olan bazı hastalıkların (örn., epilepsi nöbetleri) olduğu ya da otizm dışında başka sorunların varlığı düşünülürse, çocuk nöroloğu tarafından bazı tıbbi tetkikler ve tedaviler de yapılabilir.
Ancak, bütün otizmli çocukların yalnızca dörtte birinde bu tür sorunlar görülür. Doktor tarafından doğrudan bir çocuk nöroloğuna başvurulması gerekli görülmemiş ise doğrudan çocuk nöroloğuna başvurulması gerekli değildir.